Pİ'NİN YAŞAMI

 Yan Martel'in aynı adı taşıyan romanından sinemaya aktarılan bu film, gerek görselliği ile gerekse anlattığı sıra dışı hikayesi gerçek bir sinema şöleni sunuyor. Film izledikten  sonra, zamanınızın boşa geçmeyeceğini anladığınızda hak vereceksiniz sizde.

Film, Pi'nin öncelikle adının nasıl Pi olduğunu anlatarak başlıyor. Daha sonra babasının Hindistanda'ki hayvanat bahçesini satarak Kanada'ya yerleşmeye karar verip, yola çıkmasıyla asıl konuya geliyoruz. Ama en baştan beri anlatılanlarda sıkmıyor insanı. Pasifik okyanusunda çıkan fırtına yüzünden gemi batar ve Pi, bir filikada yaralı bir zebra, hırçın bir sırtlan, yavrusunu kaybetmiş bir goril ve  bir Bengal kaplanıyla baş başa kalırlar.

Pi'nin 3 dine de inanması, bu filmin bütün dünyayı kucaklamaya çalışması gibi geldi bana. Zaten filmde en çaresiz zamanlarda inançların ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

İlk başlarda, Pi'nin olgun yaşlardan, başından geçeni anlatıyor olması hoşuma gitmemişti. Ama sonradan anlıyorsunuz filmin sonundaki sizi düşündürecek sürpriz için gerekli.

Sanırım film Türkiye'de gösterimden kalktı. Özellikle sinemalarda 3D izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum. Ama izleyemeyenler için mutlaka izlenilmesi gerekende bir film. Bakalım 11 dalda oscar adayı olan bu film, kaç oscarı toplayablicek.

Merak edenler için söyleyeyim. Duyduğuma göre bengal kaplanının bir kaç sahnesi hariç, çoğu sahneleri bilgisayardan yapılmış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder